*ABSÜRT
![]() |
İnanç Solak - The A |
* Piyar
Yer : Kabataş Çay Bahçesi
Kaç adım oldu
Benim bildiğim bir adın oldu şu hayatta
Bırak şimdi saymadın mı yoksa
Saymadım
Saymadığım nice insan gibi
Adımlardan bahsetiyorum Şevki adımlardan
Hani sayacaktık ya Karaköy’den buraya kadar
İnsan sevmeli saymalı diyorlar demiştik
Bu insan illa bir şey mi yapmalı
Burası Kabataş ne diyon Şevki
Daldın yine aleme
Sana bir hikaye anlatayım mı
İyi ve kötünün hikayesini
Dur cebimde bir kibrit çöpü olcaktı
Ne alaka lala
Onuda ağzına alda kovboylar gibi anlat
Anadolu’da bir deyim vardır Şevki
Neymiş
Tedbirsiz ayak yoluna giden
Domala domala taş ararmış
Ne alaka
Kör alaka
Kamil ne diyeceksen de
İnsan diyorum Şevki insan
Ne düalisti üçüzdür
Bellek, beden, ihanet
Heh vardık; şu masa az kullanılmış ona geçelim
Bize iki çay lütfen biri orta açık
Başlıyorum bak iyi dinle Şevki
Başla Kamil’cim
Güzel bir diyarın
Vakitsiz bir anında
Her gidenin birazcıkta olsa kalanı kendisiyle götürdüğü bir zamandı
İnsanlar iyidi
Birileri birilerine bel bağlamıyor
Aksine teşvik mesaisinde bulunuyordu
Ezan nağmeli okunuyor
İnsan kahpece konuşmuyordu
Birgün bu müzmin sevgi sıkıldı
Evet bildiğiniz sıkıldı
Çünkü
İnsan birine zarar vermemesine rağmen
Karşı taraftan zarar görebilir
Dur
Hay patlak diline ne oldu?
Bir daha tekrarla
Neyi
En son ne dedin
İnsan birine zarar vermemesine rağmen karşı taraftan zarar görebilir dedim
Heh burdan işte burdan yürü Kamil
Freud utansın utansın
Bu psikanalize dair söylenmiş cümlelerin arasına girmeli
Hatta çok kalifiyeli bir kitabın ilk cümlesi olmalı
Düşünsene kitabı açıyorsun ve karşında
İnsan birine zarar vermemesine rağmen karşı taraftan zarar görebilir yazıyor
Bir zamanlar atalarımız olan şempanzelerin yaptığı gibi
Durduk yere bir dalda muzunu yiyen bir şempanzenin
Başka bir şempanze tarafından aşağıya atılmasını hayal et
İlk düşüşün anatomisi
Üstelik daha Newton’un doğmasına 200 bin yıl var
Evraka Evraka Kamil
Daha umudun icadından kimsenin haberi olmadığı ortada
Ve senin söylediğin bu cümle
İhaneti insanın sevgiden daha önce icat ettiğini kanıtlıyor
Bu cümle Kamil bu cümle benim için artık
Cümle koleksiyonlarımın arasına girmiş en iyi cümle olabilir
İlk işim Latinceye çevirmek olucak
Bu gereksiz heyecanın bittiyse devam edebilir miyim
Buyrunuz kıymetli hocam
İnsan birine zarar vermemesine rağmen karşı taraftan zarar görebilir
Bunu önceden anlaman imkansızdır
Çünkü insan birisinden kurtulmak istediği anda
Bazen kendisinden bağımsız bazen tüm dürtüsüyle
( bunu ben mi yaptım dercesine hatta )
bazende bilerek ( günümüzde buna tecrübe deniyor )
Mükemmel bir kaos ortamı yaratır
Bu genimizin karanlık tarafıdır
Aslına bakarsanızda görülen ihanet karanlık tarafın muhteşem bir aydınlığa kavuştuğu andır
Bu yüzdendir insan bu olay karşısında hiç tatmadığı acıyı yaşar
Bu acı gökyüzünü yırtan güneşle eşdeğer bir acıdır
Mütemadiyen her gün tekrarlanan fetişist bir acı
Sence bir şeyleride var etmeyecek mi
Bu yüzdendir
Mavi bir gökyüzü için önce kan kırmızı bir gökyüzüne mecburuz
Sihirbaz absürtlüğü önce yok edip sonra geri getirdiğinde hokkabaz olur
Durmadan bu ilüzyonu kanıtlamaya çalışan canım kendimiz halkımız ise
Bana bunu nasıl yapar sorusu ile
Dünya’da durmadan olması gerekenler veyahut olmaması gerekenler arasında dünyayı binlerce yıldır kasıp kavuran bilgiyi kanıtlama çabası içinde olup
Hayatımızda bir zamanlar yere göğe sığdıramadığımız insanlara verdiğimiz
Değerin sadece kendimiz için yaptığımız iyi bir insan olmanın gereği olarak görülmesinin idrak edilmesi
( ki hala bizim gibi toplumlar için çok zor bu)
Velhasıl kelam
İşte bu iki bakış açısı yirmi birinci yüzyılın en büyük sınavlarındandır
Bir dakika bir dakika
Eleştirilerini sonraya bıraksan
Bırakamam Kamil dinle beni
Bu kadar bilgiyle seni bu ülkede vururlar
Bu yüzden seni koruma kararı alıyorum
Kamil Hükmünde Kararlar almaya karar verdim
Ve meseleyi kapatıp
Çayları tazeliyoruz
Nasıl istersen Şevki akşam maç var mı
Var
Bugün çok konuştum izleyelim bari
Bu arada absürt ne lala
Bu işte
Nasıl bu işte
Bu işte bu kadar bilip ölmemek ölememek
Mehmet Şimşek
*MAYINA KONAN KELEBEK
Bom! Aklınıza geldi mi böyle bir sahne? Betimleyebildiniz mi? Kütle mi önemlidir yoksa temas mı? Patlar mı mayın? Ölür mü kelebek? Kanatları yanar mı? Bazı şeyleri ancak babalarımızın tabutlarını taşırken anlayabiliriz. Bazı anladıklarımızı ancak üzerine toprak attığımız şeylerle birlikte yerin dibine gömebiliriz. Size de saçma gelmez mi bazen, bazı, baz, ba, b?
Ancak saçma dahi, zamanla anlam kazanır. Anlam yıkılır, anlam yalandır. Bir kelebek bilerek mi mayına basar? Bir kelebek konduğu yerde mayın olduğunu nerden anlar? Kelebeğin yaşadığı anksiyetenin sebebi ölecek olması mı? Yoksa zaten ölecek olması mı? Kelebek hangimizin omzuna konar? Omzumuz da patlar mı? Aranızda bunca şeye karşın, infilak etmeyen var mı?
![]() |
İnanç Solak - Flu |
Saçma olana sığınmıyoruz. Saçma olana sığınmaktan başka seçeneğimiz yok. Seçeneksizliğin oluşturduğu kıyımın kabul edildiği an absürd olmaya başlıyor her şey. Biri gözünü açıyor, yanından karşı dağlar geçiyor. Biri kendi kustuklarını yiyerek yaşamaya çalışıyor. Biri ruminasyon yaşıyor. Biri annesinin ne zaman öldüğünü tam hatırlamıyor. Birinin tek derdi bu çağdan bir kere de şerefiyle geçmek. Hepimiz aynı otobüs durağında birbirimizden tiksinerek Godot’yu bekliyoruz. Godot ise kullandığı otobüsle hız kesmeden karşımızdan geçiyor. Bizler el kaldırıyoruz. Godot bize nanik yapıyor. Karar verip Godot’yu belediyeye şikâyet ediyoruz.
![]() |
İnanç Solak - Abrthday |
Kimse kimseye yatak ve temiz çarşaf vermiyor. Birbirimizi anlamadığımızı da anlamıyoruz artık. İnsanların hacmi azaldı. Kapladığı alan aynı kalsa da içlerinde boşluk var artık hepsinin. Boşluk doldurmaya çalışma sekansları da oldukça komik. Doldurmaya çalıştıkça oyuk derinleşiyor. Bizler ise bir bataklıkta debeleniyoruz. Kurtulmaya dahi çalışmıyoruz. Memnunuz buradan. Dışarısı daha kötü değil mi? Özgür olmaktan korktuğumuz için hür irademizle hapislere koşuyoruz. Halimiz itten beterken içeride bir boğma rakı çözüyoruz. Keyfimiz hiçbir zaman paşada olmuyor. Zira paşayı şişlemekten içerdeyiz.
![]() |
İnanç Solak - Taste |
O halde benim geviş getirmem de bitsin. Ne yazılanın ne de yazanın anlamı yok. Okuyan ne yüklerse onu bulacak. ‘’Her sözcük karanlığın ve hiçliğin üzerinde gereksiz bir lekedir’’ derdi ilkokul öğretmenim. Daha fazla ortalığı pisletmeden gideyim o halde. Sizlere karanlık ve hiçlik diliyorum. Kaçmaya çalıştığınız şeyleri kucaklayın. Geyik, aslanı yesin. Hünkâr şaşırsın. Mayın kelebeğin üstüne konsun. Puro Freud’u yaksın. Godot’da bu yazıdan sonra bizi beklesin. Bu kez de beklenilen olmanın hazzıyla şerbetlenelim. O halde gidelim. Kıpırdamayalım! Devam edemiyorum. Devam edelim! Sisifos’a mancınık verelim ki o koca kayayı kafamıza atsın.
‘’Yapacak bir şey yok!’’
Yorumlar
Yorum Gönder